Altına dayalı kur sistemi nedir? (*)

Döviz kurlarındaki istikrarsızlık hemen her ülkenin sorunu. Ancak bir ülkenin tek başına istikrarı sağlamaya yönelik politikaları da çok işe yaramıyor. Önlemler geçici oluyor.

Bunun en önemli nedenlerinden biri sermaye hareketlerinin serbestliği. Sermaye istediği ülkeye elini kolunu sallayarak girip çıkabiliyor.

Diğer taraftan ülkelerin paralarının değerine açık veya gizli müdahaleleri de diğer ülke ekonomilerini etkiliyor. Örneğin, ülkemizde ithalat ağırlıklı olarak ABD Doları cinsinden yapılırken; ihracat Euro cinsinden gerçekleştiriliyor. Dolayısıyla, Euro güçlenirse tamam da, Dolar güçlenirse işler aleyhimize dönüyor…

Peki bu paraların sürekli piyasalarda dalgalanmaya bırakıldığı, bizim esnek kur sistemi dediğimiz para sistemi ne zaman ve nasıl başlamıştı?

Daha önce uygulanan para sistemi neydi kısaca hatırlatalım…

Esnek kur sistemi, tam 50 yıl önce 15 Ağustos 1971’de ABD Başkanı Nixon’un ABD Doları’nın altına konvertibilitesini, diğer bir ifadeyle çevrilebilirliğini askıya alması ile başladı. Böylece 1944’de kuruluşu için karar verilen ve 1947’de devreye giren altına dayalı sabit kur sistemi olarak bilinen “Bretton Woods” sistemi yıkılmıştı…

Oysa Bretton Woods sistemi rekabetçi devalüasyonların, döviz kısıtlamalarının ve ticaretteki engellerin krizlere zemin hazırladığı ve/veya krizleri derinleştirdiği için kurulmuştu. Sistemi IMF gözleyip, denetleyecek; IMF’ye üye ülkeler paralarının değerinin değişimini ancak temel dengesizlikler ortaya çıktığında yine IMF’nin onayı ile yapabilecekti.

Aslında sistem 1890-1914 arasında uygulanan pür Altın Standardı’nın unsurlarını içeriyordu. Bretton Woods’un farkı, ülkelerin altın standardında paralarının değerini doğrudan altına bağlaması yerine, ülke paralarının sabit bir değişim oranından ABD Doları’na bağlamasıydı. Tabii ki ABD Doları da ons başına 35 ABD Doları’na sabitlenecekti. Ancak sistemin olmazsa olmazı konvertibiliteydi. Diğer bir ifadeyle ABD, 35 ABD Doları getirene bir Ons altın ödemeyi taahhüt etmişti. Kur ve faiz riskinin olmadığı bir dünyada uluslararası ticaret serbestleşecek, ülkeler devalüasyonlara sarılmayacaklardı. Dış açık sorunu olan ülkelere IMF rezerv kolaylığı sağlayarak destek olacaktı.

İşler başlangıçta iyi gitti. Ancak aşırı değerli paraya sahip ülkeler cari açık vermeye devam edip devalüasyonları sürekli ertelerken; cari fazla veren ülkeler paralarının değer kazanması için adım atmıyorlardı.

Özellikle İngiltere’nin sanayisi güç durumdaydı. Rekabet gücünü büyük ölçüde yitirmişti. Sistemden çıkmak için fırsat kolluyordu…

ABD’nin de durumu aslında iç açıcı değildi. Vietnam ve Kamboçya işgalleri için genişletici para ve maliye politikasına gereksinimi vardı. Parasal genişleme enflasyonist baskıyı beraberinde getirirken, cari açık sorunu da derinleşiyordu.

Finansal piyasalarda panik vardı. Her an ABD devalüasyon yapabilirdi. Bu beklentilerle serbest altın piyasasının o dönemde merkezi olan İsviçre’de altın talebi artmaya başladı. Serbest piyasada altının onsu 70 ABD Doları’na kadar yükselmişti. Arbitraj başladı. ABD’den 35 ABD dolarına alınan bir ons altın 70 ABD Doları’na İsviçre’de satılmaya başlandı. Yine alınan Dolarlar ABD’ye altın talebi olarak dönüyordu. Bu döngü uluslararası sermaye akımlarının artmaya başladığı dönemlere denk gelmişti. Panik durdurulmalıydı…

Sonuçta Nixon altın rezervlerindeki erimeyi durdurmaya karar verdi. Artık 35 ABD Doları’nın karşılığı olarak altın ödeme taahhüdüne son verilecekti. Başka bir ifadeyle, ABD taahhüdünü yerine getirmeyecekti. Üstelik altına karşı yüzde 10 devalüasyon yaptıklarını açıkladılar.

Sistem çökmüştü. İngiltere Bretton Woods siteminden çıkan ilk ülke oldu. Ardından sistemden çıkmak için fırsat kollayan ABD geldi. 1973’de altına dayalı sabit kur sistemi yerine esnek kur sistemi geçti…

Artık dünya hem kur hem de faiz riski ile karşı karşıyaydı…

Şimdi de bu risklerle boğuşuyoruz…

(*) Bu konuda birçok kaynak var. Kısaca göz atmak isteyenlere: https://blogs.imf.org/2021/08/16/from-the-history-books-the-rethinking-of-the-international-monetary-system/?utm_medium=email&utm_source=govdelivery