Türkiye’de Yerel Yönetimlere Yapılan Özel Bağışlara Yönelik Vergi Teşviklerinin Değerlendirilmesi

Kamusal mal ve hizmetlerin özel bağışlarla finansmanı konusu uzun bir süredir önemli ölçüde ilgi çekmektedir. Çünkü kamu kaynaklarının günümüzde daha sınırlı hale gelmesiyle, özel bağışların kamu harcamalarının finansmanı açısından önemini artırmaktadır. Hatta kamu kesimi birimlerine yapılan bağışlar “gönüllü vergi” (voluntary tax) olarak da adlandırılmaktadır. Kamu harcamalarının özel bağışlarla finansmanı yeni bir gelişme değildir. Bu yöntemin uygulanması Antik Yunan ve Roma’ya kadar uzanmaktadır. Günümüzde ise kamu harcamalarının finansmanında özel bağışın var olma gerekçesi genellikle medyan seçmen teorisine dayandırılmaktadır.

Özel bağışların yapılacağı yönetim birimi ile ilgili tercihlerin yerel yönetimlerden daha çok merkezi yönetime olması beklenir. Ancak, merkezi yönetim maliyesi daha karmaşık olması nedeniyle yapılan bağışın izlenmesi daha zordur. Diğer taraftan yerel düzeyde kişisel ilişkilerin daha yakın olması ve yapılan bağışın daha kolay izlenmesi yerel yönetimlere yönelik bağışı daha çekici hale getirdiği belirtilmektedir.

Özel bağışların kamu harcamalarının finansmanındaki önemi nedeniyle bağışlara yönelik vergisel teşviklerin sağlanması kamu maliyesi alanında üzerinde odaklanılan bir araştırma alanıdır. Bu doğrultuda bağışların indirilmesinde genellikle matrahtan indirim yöntemi uygulanmaktadır. Bağışların indirime tabi tutulması Haig-Simons tarafından tanımı yapılan ve yaygın olarak kabul gören matrah tanımına dayanmaktadır. Bu tanıma göre gelir, belli bir dönemde mükellefin kişisel tüketim için yaptığı harcamalar ile servetindeki net değişimin toplamıdır. Matrahtan indirim yöntemi ile yapılan bağış matrahtan indirilebilirken, bağış yapılan her bir liranın marjinal vergi oranı ile çarpımı kadar miktar, ödenecek vergi miktarını azaltmaktadır. Burada “bağış fiyatı” kavramı ortaya çıkmaktadır. Bağış fiyatı, 1 lira ilave bağış yapıldığında bağış yapmanın maliyetinin ne olacağını ifade eder. Marjinal vergi oranı τ ile ifade edilirse, yapılan bağışın fiyatı (1- τ) olacaktır. Örneğin bir mükellef yüzde 25 oranında marjinal vergi oranına tabi ise 1 lira bağış yaptığında 0,25 lira daha az vergi ödeyecektir. Bu durumda bağışın fiyatı (1- τ)  veya 0,75 lira olacaktır.

Yerel yönetimler vergi gelirlerini artıramadıklarında kamusal hizmetleri için yaptıkları harcamaları azaltmak zorunda kalabilirler. Japonya bu konuyla ilgili bir çözüm yöntemi olarak Memleket Vergi Bağışı (Hometown Tax Donation, furusato nozei) adı altında bir teşvik sistemini 2008 yılında düzenlemiştir. Bu sistem ile nüfusun azalması ve yaşlanması gibi nedenlerle ortaya çıkan kent ve kırsal bölgeler arasındaki farklılığın azaltılması amaçlanmıştır. İlk uygulama insanların doğup büyüdükleri yerler ile sınırlıyken daha sonra uygulama genişletilerek kişilerin herhangi bir ilişkisi olmadığı ülke genelindeki tüm yerel yönetimler kapsama alınmıştır. Japonya İçişleri ve İletişim Bakanlığı İstatistik Bürosuna göre yapılan bağışlar 2008 yılından 2017 yılına kadar olan süreçte 8 milyar yenden 365.3 milyar yene ulaşmıştır. Özellikle 2011 yılında yaşanan büyük Doğu Japonya depreminden sonra yapılan bağışlarda yüksek düzeyde bir artış yaşandığı gözlenmiştir. Bu sistemin temeli matrahtan indirim yöntemine dayanmaktadır, ancak ortaya çıkan vergi avantajı mükellefe vergi iadesi olarak ödenmektedir. Bu vergisel avantajların yanı sıra yerel yönetimler genellikle yerel bir işletme tarafından üretilen bir ürünü bağış yapanlara hediye olarak göndermektedir. İçişleri ve İletişim Bakanlığı tarafından 2017 yılında yapılan düzenlemeyle gönderilecek hediyenin değeri yapılan bağışın en çok yüzde 30’u değerinde olacak şekilde sınırlandırılmıştır. Hediyeler yerel yönetimlere göre değişirken çeşitli gıda ürünlerinden el yapımı ürünlere kadar geniş bir yelpazede bağış yapanların seçimine sunulmaktadır. Hatta bazı yerel yönetimler kaplıca tatili, yamaç paraşütü veya bir profesyonel futbol takımının bir günlük takım başkanı olmak gibi çeşitli aktiviteler de sunmaktadır.

Türkiye’de ise bağışlar yerel yönetim birimleri olan, il özel idaresi, belediye- büyükşehir belediyesi ve köy kanunlarında gelir olarak kabul edilmiştir. Ancak, yerel yönetimlere yapılan bağışların önemli kısmı merkezi yönetim veya ona bağlı kurum ve kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.  Bu durumun ise bağışları merkezi yönetimden yapılan transferlere benzer bir yapıya dönüştürdüğü tespiti yapılabilir. Oysa özel hukuk gerçek ve tüzel kişiler tarafında yapılacak bağışlar da yerel yönetimler için önemli bir gelir kaynağı potansiyeli taşımaktadır. Bu potansiyelden yeterli düzeyde faydalanılabilmesi için vergi teşvikleri önemli bir araç olarak kullanılabilir.

Türkiye’de yerel yönetim birimlerine yapılan bağışlara yönelik vergi teşviklerine ilişkin düzenlemeler Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergileri çerçevesinde ele alınmıştır. Gelir ve Kurumlar Vergileri Kanunlarında yer alan teşvikler bu vergilerin beyannamelerinde gösterilmek koşulu ile matrahtan indirim şeklinde uygulanmaktadır. Bu çerçevede yerel yönetimlere yapılan bağışlarda Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında düzenlenen iki indirim uygulaması yer almaktadır. Tamamı indirime konu olacak bağışlar, sadece eğitim ve sağlık sisteminin iyileştirilmesi ile sanat ve kültür faaliyetlerine ilişkin yapılan bağışlar ile sınırlandırılmıştır. Bunlar dışında bağışların sadece matrahın yüzde 5’ine kadar olan kısmı indirime konu olmaktadır. Eğer mükellef o dönemde zarar etmişse veya bağışı indirebilecek kadar matrah bulunmuyorsa, bağışın bir sonraki döneme aktarılması mümkün değildir. KDV’de ise bağışlanan mal ve hizmetler için istisna uygulanmaktadır. Ancak, 01.01.2019 tarihinden önce bağışlanan mal ve hizmetler için yüklenilen KDV, Gelir ve Kurumlar Vergilerinde gider veya maliyet unsuru olarak kabul edilirken, 01.01.2019 tarihinden itibaren bağışlanan mal ve hizmet ifası için yüklenilen KDV indirim konusu yapılabilmektedir. Ancak indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iade edilmesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Türkiye’de özel hukuk gerçek ve tüzel kişiler tarafından yerel yönetimlere yapılan bağışlara yönelik bir özel vergi teşvik sisteminin olmadığı sonucuna varılabilir. Diğer taraftan Gelir ve Kurumlar Vergilerinde yer alan teşviklerin kapsamının ise hem miktar hem de konu yönünden sınırlandırıldığı görülmektedir. Bu nedenle Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerinin yerel yönetim birimlerine yapacağı bağışların tamamının bir kısıtlama olmadan matrahtan indirilmesine olanak sağlanmalıdır. Ayrıca, ilgili dönemde matrahtan indirilemeyen bağışların daha sonraki dönemlerde indirilebilmesine yönelik gerekli düzenlemeler yapılabilir. KDV Kanununa göre ise yerel yönetim birimlerine yapılan bağışlarda indirim yoluyla giderilemeyen KDV’nin iade edilmesine yönelik gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiği düşünülmektedir. Diğer taraftan Japonya’daki uygulamaya benzer olarak, özellikle coğrafi işaretli ürün gibi yerel özelliği olan bir takım ürünlerin bağış yapanlara hediye olarak gönderilmesi bağışların artırılması açısından katkı sağlayabilir.

Makalenin tamamına Legal Mali Hukuk Dergisi’nden ulaşılabilir (Cilt 15, sayı 172, 2019).

Yazarlar: Prof.Dr. İsmail Orçun Gündüz ve Doç.Dr. Soner Yakar