Küresel dertler bitmeyecek…

ABD ekonomisi birinci çeyrekte yüzde 6.3, ikinci çeyrekte ise yüzde 6.5 büyüme yakalayarak geçen yıl yaşanan daralmanın olumsuz etkilerini büyük ölçüde sarmış görünüyor. Özellikle düşük faiz, Fed’in Hazine ipotekli tahvil alım programları ve 600 USD’lık işsizlik yardımları geçen yılın ikinci yarısından itibaren toparlanmada etkili olmuş görünüyor.

2021 Mart’ından itibaren Eylül sonuna kadar işsiz kalan kesime aktarılan 1.400 USD’lık çek yardımlarının da ayrıca büyüme ve istihdam üzerindeki etkisini belirtmek gerekiyor.

Sorun bu yüksek büyümenin kalıcı olup olmadığı. Bilindiği gibi ABD ekonomisi 2010’dan 2020’ye kadar ortalama yüzde 2 büyüyen bir ekonomiydi. Acaba bu büyüme düzeyi daha yüksek mi yoksa tam tersi düşük bir platoya mı gerileyecek?

Bu sorulara yanıt vermek için tasarruf oranlarına bakmak gerekiyor: 1990-2020 arasında ABD’ de tasarruf oranı yüzde 10’u hiç aşmamış. Tüketime dayalı bir ekonomi olmuş. GSYH’nın üçte ikisi tüketim harcamalarından oluşmuş. Ancak salgın tasarruf oranlarını da değiştirmiş. Tasarruf oranı 2020’de ortalama yüzde 20’leri aşmış. ABD genelinde verilen teşvikler harcama yerine tasarruflara park etmiş. Bu gelecekle ilgili belirsizlikle ilgili. Gerçekten salgın sonunda tekrar ABD halkı harcamaları artırır mı yoksa yüksek tasarrufa devam eder mi? Onu da izleyeceğiz…

Evet, ani talep artışının tedarik zincirlerindeki kopma ile birleşmesi enerji ve emtia fiyatlarını artırdı ve bu da yüksek enflasyon sorununu gündeme getirdi, ama bunun kalıcı olup olmadığını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Diğer taraftan ABD’de konut fiyatlarındaki artışın temelinde de Fed’in varlık alımları yatıyor…

İşte bu çerçevede piyasa varlık alımlarının azaltılması/durdurulması ve faiz oranlarında bir artış bekliyor. Bunun en azından bu yıl olmayacağı konusunda fikir birliği var ama enflasyon ve büyüme kalıcı ise 2022’de bunlar yaşanabilir…

Fed’den aksiyon beklerken; bankacılık kesiminin kredi daraltması ve ABD’de doların değerinin değişimi gibi piyasa aksiyonları devreye girebilir. Dediğim gibi göreceğiz…

Şimdi gelelim unuttuklarımıza…

Salgın birçok sorunu ikinci plana attı. Oysa ABD dahil birçok ülkede şimdilik çok da dile getirilmeyen sorunlar var:

  • 2010’dan itibaren yavaşlayan büyüme
  • Reel kesimde yatırım isteksizliği
  • Ticaret savaşları
  • Yüksek borçluluk düzeyi
  • Parasal genişleme ve finansal piyasalarda oluşan balon
  • Gelir ve servet dağılımındaki aşırı bozulma
  • Küresel ısınma

Bu sorunlar çözülmedi, derinleşti.  Ayrıca tedarik zincirlerinin onarılması, sağlık sisteminin eksikliklerin giderilmesi, altyapı yatırım gereksinimleri, değişen çalışma biçimi, yeni teknolojilerin yaratacağı işsizlik gibi yeni sorunlar eklendi.

Kısaca tek derdimiz Fed’in varlık alımlarını azaltması ve faiz oranlarını yükseltmesi değil.

Tabii ki Fed’in bu kararları önemli. Hele de bizim gibi sermaye girişlerine bağımlı ekonomiler için.

Ancak unutmayalım: Covid-19 ile birlikte çözülmesi gereken birçok sorun var…

https://parakule.com/kuresel-dertler-bitmeyecek-0908210500.html