Kredi notumuz ne olur diyenlere…

Kredi notumuz ne olur diyenlere…

Hatırlayanlar bilir. Türkiye küresel krizin etkisinden kurtulmak için genişletici politikalar uygulamıştı. Çeşitli vergi indirimşeri ve kamu harcamaların artırılması gibi önlemlerle küresel krizin yarattığı resesyon yerini canlanmaya bıraktı ve 2010 ve 2011 yıllarında yıllık yüzde 8’in üzerinde büyüme hızı yakalandı. Çinden sonra en hızlı büyüyen ekonomi diye yazdı bazı gazeteler. Manşetşerinden de indirmediler bir süre.

Ancak hızlı büyüme, yıllardır gittikçe artan oranda ithalata bağlı üretim kompozisyonu nedeniyle 2011 yılında 75 milyar dolar yani GSYİH’nın yaklaşık yüzde 10’u gibi rekor düzeyde cari açık üretmişti. Dönemin Merkez Bankası Başkanı da bu durumun sürdürülemez olduğuna işaret etti ve cari açığın finansman kalitesinin de bozulduğunu anlatmaya çalıştı. Sıcak para ile cariş açık finansmanının sorun yaratmasının kaçınılmaz olduğu epeyce gecikmeli olarak Kabul edilebildi ve “yumuşak iniş programı” ilan edildi. Ekonomi soğomaya bırakıldı. Aynı gazeteler bu kez Çin ekonomisini değil gelişmiş ekonomileri kıstas alarak düşük büyüme hızını övmeye başladı.

Uluslararası Derecelendirme kurumları da “yumuşak iniş” sonucu GSYİH’nın yüzde 6’sına doğru gerileyen cari açığı olumlu olarak kaydettiler. Türkiye “yatırım yapılabilir ülke” notunun aldı. Aynı gazeteler ve yazarlar durumu “zafer” olarak karşıladı. Yatırım yapılabilir ülke Türkiye ekonomisi digger ülkelerden ayrışacak ve yabancı sermaye yağacaktı.

Küresel kriz öncesi Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları 2006-2008 yılları itibariyle yıllık ortalamada 21 milyar doalara ulaştı. Ancak küresel krizin ardından 2009 ve 2010 yılında gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımları yıllık ortalamada 9 milyar dolara geriledi. 2011 yılında 16 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı sermaye yatırırmı 2012 yılında 13, 2013 yılında ve 2014 yıllarında da yılık bazda 12 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Para gelmesine geldi ama kalitesizleşerek, kısa vadeli ve/veya sıcak para olarak geldi. Kısaca, “sabırlı”sermaye yerini “sabırsız” sermayeye bıraktı. İşin ilginç tarafı Türkiye yatırım yapılabilir ülke olarak ilan edildikten sonra kurların daha da gerileceği tahminini yapanlar yanıldı. Kur aldı başını gitti. Yine yatırım yapılabilir ülke lan edildikten sonra ekonomimizde dalgalanmalar hızla arttı. Artık büyüme konusunda da kararsız kaldığımız bir dönem oluştu.

Bu tabloyu gördükten sonra Kredi Dereceleme  Kurumları ile ilgili aklıma bir çok şey geliyor: acaba yanlış mı notlama yaptılar? Başka bir hesapları mı vardı? Bir başka pazarlama taktiği mi vesaire…

Neden mi bu yazıyı yazdım? Bugünlerde yine kredi derecelendirme kurumlarının ne yapacağı tartışılıyor ya onun için. Değiştirse de olur değiştirmese de. Sonuç değişmiyor. Rakamlar gerçeği göteriyor…

 Sadi Uzunoğlu (15.03.2015)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın