Gerçekler başka hayaller başka…

Salgın nedeniyle kırılan tedarik zincirleri henüz tam olarak tamir edilemedi. Buna karşın Çin başta olmak üzere küresel ekonomideki toparlanma emtia talebinin dolayısıyla emtia fiyatlarının yükselmesine neden oldu.

Salgın nedeniyle kırılan tedarik zincirleri henüz tam olarak tamir edilemedi. Buna karşın Çin başta olmak üzere küresel ekonomideki toparlanma emtia talebinin dolayısıyla emtia fiyatlarının yükselmesine neden oldu. Diğer taraftan aşılamanın yaygınlaşması ile açılan ekonomilerde artan talep de eklendiğinde enflasyonist baskının ortaya çıkması kaçınılmazdı.

Başta Fed olmak üzere şimdi Merkez Bankaları kara kara düşünmeye başladı. 2010’dan itibaren küresel ölçekte artan likidite salgın etkisini azaltmak için daha da artırılmış genelde artan likidite on yıldır ağırlıklı olarak finansal piyasalara akmış ve “varlık balonu” yaratılmıştı. Bu durumun sürdürülmesi mümkün değildi.

Fed toplantısından artan enflasyon tehdidine karşı faiz yükseltim kararı çıkmadı ama “şahin” eğilimler artmaya başladı. Menkul kıymet alımları yoluyla piyasaya verilen likiditenin piyasanın öngördüğü tarihten önce azaltılması ve sonuçta da tamamen durdurulması konusunda tartışmalar öne çekildi. Fed’in bir kanadı da enflasyon artışının geçici olduğu bu nedenle parasal genişlemeye ve ekonomiye destek vermeye devam edilmesi gerektiğini savunuyor. Hangi görüşün kazanacağını önümüzdeki dönemde anlamış olacağız.

İşin aslı şu: Eğer enflasyon kalıcı ise merkez bankaları önünde sonunda faiz artırmak zorunda kalacak. Bu sadece çok borçlu gelişmiş ülkeler için değil bizim gibi sermaye bağımlısı ülkeler içinde bir felaket senaryosu olur. Bu tartışmaları finansal piyasalarda korkunç dalgalanmaların (volatilite) olduğu bir dönemin gelmekte olduğunun bir öncü göstergesi olarak değerlendirmek gerekiyor. Herkesin kendini koruması gereken bir dönem yaklaşıyor. Bu yıl olmasa da birkaç yıl içinde bunları yaşayacağız.

“Biz bu dalgalanmalara alışığız” diyebilirsiniz. Doğru ama portföyler ve borçlar eskiye kıyasla daha büyük. Dolayısıyla yıkımın hacmi daha büyük olacak.

Bilindiği gibi finansta ortaya çıkabilecek zararın hacmi “Riske Maruz Değer – Value at Risk” ile hesaplanıyor. Kabaca ortaya çıkabilecek zarar, “Portföyün Büyüklüğü” ile belli bir zaman diliminde ortaya çıkabilecek “volatilitenin” çarpımı ile bulunuyor.

Global piyasaların ortaya çıkabilecek riski portföyü küçülterek çözmesi mümkün değil. Çünkü portföylerin boşaltılması piyasaların çöküşünü hızlandırır. Bütün küresel oyuncular ve Merkez Bankaları bunun farkında. Peki bu durumda büyük oyuncular ve Merkez bankaları ne yapacak?

Seçenek belli: Beklentilerle oynayıp volatiliteyi mümkün olduğunca azaltmak…

Peki piyasalar bununla ne kadar oyalanabilir derseniz. Süresi yok küçüklerin aradan sıyrılması mümkün ama büyükler için bu oyuna devam etmekten başka yol yok. İnanmasalar da inanmış gibi yapmaya devam edecekler…

Bunların Türkiye ekonomisine yansımalarını önümüzdeki yazıda tartışırız…

https://parakule.com/gercekler-baska-hayaller-baska-2206210419.html