Enflasyonla yaşamayı yeniden öğrendik…

Haziran’a ilişkin enflasyon verileri açıklandı: Yıllıklandırılmış TÜFE yani talep enflasyonu yüzde 17.53; yurtiçi ÜFE yani maliyet enflasyonu da yüzde 42.89 olarak açıklandı.

Oldukça yüksek oranlar… Hele ki gelişmiş ülke ekonomilerinin enflasyon aradığı bir dönemde…

Aklıma bazı konular takılıyor: Genelde enflasyon göstergelerini analiz ederken, TÜFE ve ÜFE eğilimlerine bakarak bazı çıkarımlar yaparız. Örneğin ÜFE yani maliyet enflasyonu talep enflasyonundan daha yüksek seyrediyorsa üretici maliyetlerini tüketiciye (TÜFE) yansıtmakta zorlanıyor, taleple ilgili bir sorun var, deriz…

İşte tam da burada takılıyorum. Evet ÜFE ile TÜFE arasında uçurum oluşmuş. Gecikmeli de olsa üretici bu maliyetleri tüketiciye yansıtacak. Ancak sorun şu: açıklanan enflasyon ile çarşı-pazarda hissettiğimiz enflasyon birbirinden farklı…

Akademik olarak üretici maliyetlerini tüketiciye “şu gecikmeli dönemde” yansıtacak diye analizler yapılabilir. Ancak sorun; ya üretici tüketiciye bu maliyetleri geciktirmeden yansıtıyorsa ama bu istatistiklere yansımıyorsa ne olacak?

Demek istediğim açıklananla gerçekleşen farklı ise yaptığımız bu çalışmaların hiçbir anlamı olmayacak…

Daha takıldığım birçok soru var yanıtını verme konusunda emin olamadığım…

Örneğin, enflasyon resmi olarak altı aylık yüzde 8.45 olarak açıklandı. Geniş kesimlerin, en azından kamu çalışanlarının maaş artışında baz alınacak rakam bu olacak. Peki çarşı-market enflasyonu yüzde 20 ise ne olacak? Geniş kesimlerin satın alma gücü düşmeyecek mi?

Girişimcinin teşviklere rağmen yeterli yatırım yapmadığından söz ediyoruz. Girişimci geniş kesimlerin yoksullaşmasını talep daralması olarak değerlendirip yatırım yapmıyorsa ne olacak?

Girişimci faize bakarak değil gelecekte talep beklentilerine ve dolayısıyla güvene dayalı olarak yatırıma karar veriyor. Enflasyonda eriyip giden talebi gören yatırımcı yatırım yapmıyorsa bunun sorumlusu kim olacak?

Kredileri bankalar biraz frenledi de ev ve otomobil satışlarında bir yavaşlama oldu…

Bizim vatandaşımız rasyonel hareket ediyor. Biraz para biriktirip fırsatını bulduğunda mal almaya çalışıyor. Örneğin, otomobilini satan yerine koyamayacağını bildiğinden birikiminin üzerine biraz daha katıp aracını yenilemeyi tercih ediyor. Konut alan da buzdolabı alan da aynı biçimde hareket ediyor. Bu harcamalarını bir yatırım olarak değerlendiriyor.

Gelir durumu iyi yani parası olan da aynı güdüyle hareket ediyor. Neden mi?

Enflasyon faiz oranlarının üzerinde seyrediyor. Mala yatıran kazanıyor…

Pozitif reel faiz var mı: Enflasyon yüzde 17.53; Kredi faizi yüzde 22…

Kredi faizleri için de farklı bir durum söz konusu değil. Bugün yüzde 22 faizle kredi kullanan enflasyondan kazanmıyor ise neden bu krediyi kullanır ki?

Ya bu krediyi ödeme isteği ve gücü yoktur yani borcu borçla çevirmektedir ya da bu kredi faizi ciro artışının yani enflasyonun altındadır… Yani negatif  reel faiz söz konusudur…

Açıklanan ile hissedilen farkı devam ettikçe bu sorular sadece benim değil hepimizin aklına takılmayacak mı?

https://parakule.com/enflasyonla-yasamayi-yeniden-ogrendik-0607210838.html