Ekonomide kurlar nasıl belirleniyor?

Sadi Uzunoğlu (Yazım tarihi: 2015)

Arkadaşım; “Hocam bana kurların nasıl belirlendiğini anlatsana. Burası eksik kaldı…” diye aradı…

Bu hafta biraz konunun temeline ineceğiz. Dünyada Esnek Kur Sistemi (EKS), 1973 yılında altına dayalı sabit kur benzeri sitemin çökmesi sonucu ortaya çıktı. Bu sistem, 1980 yılından itibaren tüm kapitalist dünyayı etkisi altına alan piyasa ekonomisi uygulamalarıyla da uyumluydu: Dövizin fiyatı piyasalarda arz ve talep tarafından belirlenecekti. Yeni sistem (EKS), ülkenin cari açık vermesini önleyecekti. Ülkenin cari açık ve/veya fazla vermesi, sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamda; sermaye giriş ve çıkışları kanalıyla döviz kurunun aşağı-yukarı hareket etmesine yol açacak ve cari açık ve/veya fazla sorunu da kalmayacaktı. Kısaca sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamda, EKS otomatik dengeleme mekanizmasına sahipti.

“Hocam o zaman yurtiçinde, ekonomi yönetiminin elinde hiç silah kalmadı mı demek istiyorsun?”

Eğer kastın; kamu harcamaları, vergiler ve sübvansiyonlar gibi enstrümanları içeren maliye politikası ise haklısın. Maliye politikası uygulamaları bu sistemde etkili olamıyor. Örneğin; sermaye hareketleri serbest ve EKS uygulayan bir ülkede, ekonomide durgunluk yaşanıyor olsun. Ekonomiyi canlandırmak için ekonomi yönetimi kamu harcamalarını artırsa ekonomi canlanmaya başlayacak, GSYİH arttacak ama aynı zamanda para talebi de artacak. Para talebindeki artış yurtiçi faiz oranlarının yükselmesine yol açacak. Faiz artışı ülkeye kısa vadeli sermaye girişini tetikleyecek ve kur düşmeye başlayacak. Bu da ülke parasının değerlenmesi ve rekabet gücünün azalması anlamına gelecek ki ihracat gerilemeye başlayacak. Bir taraftan ihracatın azalması diğer taraftan faiz oranlarının yükselmesi kamu harcamalarının canlandırıcı etkisini ortadan kaldıracak.

“Bu durumda faiz oranlarının yükselmesi maliye politikasının etkinliğini bozuyor. Hocam, MB devreye girsin ve genişletici para politikaları ile faizin yükselmesini engellesin. Böylece faiz değişmezken hatta gerilerken ekonomi canlanmaya devam eder, GSYİH artar, faiz yükselmediği için sermaye girişi de olmaz…”

Doğru bu noktada MB devreye girer parasal genişlemeye giderse faiz aynı kalabilir, ekonomi canlanmaya devam eder. Ama yurtiçinde kamu harcamalarındaki artış genelde canlanmayı desteklediği için tüketim ve yatırımlardaki canlanma ile net ihracat (ihracat-ithalat) azalmaya başlar. Bu, ülkeden döviz çıkışı anlamına gelir. Bu kez de kur yükselme eğilimine girer. Sermaye hareketlerinin serbest olduğu ortamda kurların daha fazla artacağı beklentisi portföy yatırımlarının hızla dışarı çıkmasına neden olur. Bu yeni bir dengesizlik demektir. Bu kez MB kur artışını durdurmak için sıkılaşmaya giderse istemediğimiz noktaya geliriz; faiz oranları yükselmeye başlar.

“Her durumda dengesizlik ortaya çıkıyor hocam…”

Eğer ekonomi yönetimi maliye politikası enstrümanlarını çalıştırmaz, tarafsız kalırsa sorun yok. Çünkü EKS’nde para politikası etkili. Örneğin, MB ekonomiyi canlandırmak için genişletici para politikası uyguladığında faiz oranları düşerken ekonomi canlanıyor. Ama sermaye çıkışı gerçekleşiyor ve kur artışına neden oluyor. Bu da rekabet gücünün yani ihracatın artması ve artan canlanma nedeniyle faiz oranlarının eski düzeyine dönmesi demek…

“Hocam tamam para politikası etkili. Ekonomi canlandı ama ikinci aşamada kur daha yüksek düzeye taşındı. Oysa biz şu anda kur yükselmesin diye uğraşmıyor muyuz?”

Gördün mü…? Artık hiç bir noktayı kaçırmıyorsun. Gerçekten ikinci aşamada kur yükseliyor ama daha sonra tabii ki gecikmeli olarak ihracat artıyor ve faiz oranları da başlangıç noktasına geri döndüğü için tekrar sermaye girişi gerçekleşiyor ve kur da geriliyor. Asya deneyiminde bunlar yaşandı…

“O zaman bizim sorunumuz aradaki gecikmeden kaynaklanıyor değil mi?”

Evet… Ekonomide üretim bileşimi ithalat yönünde bozulmuş, özel kesim büyük döviz borçlarının altına girmiş. Daha önce de bahsettiğim gibi pozisyon açıkları büyümüş. MB enflasyon kontrolünü uzun yıllar bastırılmış kur sayesinde gerçekleştirmeye çalışmış. Tabii ki böyle bir atmosferde kurun yükselmesi istenmiyor… Ama artık işler değişmeye başladı. Ne yaparsak yapalım sermaye eskisi gibi gelmiyor. Hatta tersi yönde çıkış var. Biz hala hem kuru hem de faizi kontrol etmeye çalışan politikalar uyguluyoruz.

“Ama hocam siz bana bugün sermaye hareketlerinin tam serbest olduğu bir ortamda MB’nın kur ve faizi aynı anda belirleyemeyeceğini anlatmadınız mı?”

Evet… Doğru… Eğer MB bugün kur ve faizi birlikte kontrol edebiliyorsa sermaye hareketlerinde bir sorun var demektir. Tam on hafta oldu. MB’nın 2011 yılından bu yana uyguladığı ROM ve ROK mekanizmalarını bir de bu açıdan (oku) düşün. Ne yapmaya çalıştığını daha iyi anlayacaksın. Bu haftalık yeter sanırım…

“Hocam ben bu ROM ve ROK mekanizmasına hiç bu yönden bakmamıştım. Bir bakayım hocam. Haftaya görüşürüz…”