Altı Aylık Dış Denge Rakamları Bize Ne diyor?

Prof. Dr. Sadi Uzunoğlu    

Bilindiği gibi Cari Denge bir ülkenin diğer ülkelerle mal; turizm, müteahhitlik gibi hizmet ve yabancılarla para ticaretinin nemalarının döviz cinsinden giriş çıkışını gösteren bir tablodur. Cari denge eksi ise mal, hizmet ve nema alış-verişinde açık verdiğimizi tersi durumda da fazla verdiğimizi gösterir.

Önce bugün açıklanan dış denge ile ilgili rakamları özetleyelim: 2019 Ocak-Haziran döneminde 185 milyon dolar cari fazla verirken bu yılın ilk altı ayında ise 19.804 milyo dolar açık vermişiz.

Cari Dengeyi oluşturan mal dengesine baktığımızda ihracatta da ithalatta da geçen yılın aynı dönemine göre azalış söz onusu ancak ihracattaki düşüş daha fazla. 2019 ilk altı ayda Dış Ticaret Dengesi 6.972 milyon dolar açık verirken bu yıl açık 18.241 mi,yar dolara fırlamış.

Yine Cari Dengeyi oluşturan hizmet dengesine bakıldığında orada da sorun büyük. 2019 ilk altı ayında hizmet dengesi 13.182 milyon dolar fazla verirken salgının etkisiyle kapanmanın yarattığı sıkıntı turizm gelirlerini azalmış ve hizmet dengesi 10 milyar dolar civarında gerileyerek bu yılın ilk altı ayında 3.667 milyon dolar olmuş.

Diğer detaylara girmiyorum. Merkez Bankası’nın internet sitesinden ayrıntılar bulunabilir…

Gelelim işin finansman boyutuna: 2019 ik altı ay 185 milyon dolar fazla verirken dış borç, doğrudan yabancı yatırım ve portföy yatırımlarıyla nette 668 milyon dolar döviz (sermaye) girişi sağlanmış. Sonuçta da uluslararası rezervler yaklaşık fazla ve bu girişin toplamı kadar artış göstermiş.

Fakat bu sene işler finansman açısından kötüleşmiş: 19.804 milyon dolar Cari Açık verirken biraz önce değindiğim sermaye hareketlerinin tersine dönmesiyle Türkiye’den altı ayda net 8.376 milyon dolar çıkmış. Finansal piyasalarla yakından ilginenler için bir not düşelim: Bu yılın altı ayında 3.970 milyon dolarlık hisse senedi ve 9.824 milyon dolarlık tahvil-bono satan yabancı toplamda 13.794 milyon dolar götürmüş. Bu da yetmemiş meşhur Net Hata ve Noksan kaleminden de 1.9198 milyon dolar çıkış yaşanmış. Sonuçta; Cari Açık artı 8.376 milyon dolarlık sermaye çıkışı artı Net Hata Noksan çıkışı sistemden toplam 30.118 milyon dolarlık çıkışa yol açmış. Bu aynı zamanda resmi rezervlerde 30.118 milyon dolarlık erime demek.

Kurun neden yükseldiğini merak edenler varsa şimdi herhalde anlamıştır…

Petrol fiyatlarının düştüğü bir ortamda çok yüksek bir Cari Açık denebilir. Salgın nedeniyle düşen turizm gelirleri açığın 10 milyar dolarını açıklayabiliyoruz…

Geri kalan açığın bir nedeni de ihracatta azalma olabilir ancak burada asıl ithalattaki azalışın düşük petrol fiyatlarına rağmen sınırlı kalmış olması …

Bunun da nedeni açık: bankaların aktif rasyosu ile kredi vermeye zorlanması ve yüksek enflasyona rağmen düşürülen faiz oranları ile kredilerde yaşanan patlama. Konut ve otomotiv sektörü ve dolayısıyla beyaz eşya ve mobilya sektöründe ani talep artışı.

Aynı filmin benzerini 2017’de görmüştük. “Düşük faizli” kredili iç talep patlaması ithalat aracılığıyla Cari açığı büyütüyor ve enflasyonist baskıyı artırıyor…

Düşük faiz, Cari Açıkla beraber döviz talebini artırıyor ve kurlar artmaya başlıyor. Bu kez de dövizi durdurmak için döviz satılıyor dolayısıyla Merkez Bankası’nın rezervi azalıyor. Rezerv azaldıkça 165 milyar dolar civarında çevirmemiz gereken dış borçla ilgili kaygılar artıyor ve kur üzerinde baskı sürüyor. Kur artışı bu kez enflasyonu maliyet yönünden yükseltiyor…

İş dayanılmaz olunca; açık/örtülü faiz artışı, kredi daralması ve parasal sıkılaşma devreye giriyor. Tabii ki gelecekle ilgili beklentiler bozuluyor ve belirsizlik artıyor.

Demek ki krediyle desteklenen iç talep sürdürülebilirliği zor bir politika. Sürdürülebilirliğin maliyeti de bankaların aktif kalitesindeki bozulma ve eriyen rezervler…

Çözüm mü?

Bu dönemde üretimi direk hibelerle desteklemek ve geniş kitlelerin gelirini artırmak. Yani borçlandırmak çözüm değil…