“Fast Food “mu “Slow Food” mu?

Covid-19 Salgını hayatın birçok alanında yaşam biçimimizin değişmesinde oldukça etkili oldu. Örneğin, insanlar tatil için kalabalık deniz kenarında devasa otellerde “her şey dahil” siteminin dışında daha küçük butik denilebilecek yerlerde tatil yapmak için arayışlara girdi. Kıyı yerine iç bölgeler ve sakin yerler de cazibe alanları oluşturdu. Hafta sonlarında deniz kenarında tatil tercih edenlere, bağlık alanlarda kurulmuş butik otellerde hafta sonu tatillerini geçirenler eklendi. Bu yeni trend aslında yeni olanakları da beraberinde getiriyor…

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (ERBD) 27 Eylül Turizm Haftası nedeniyle internet sayfasında tarım turizmini (agritourism) öne çıkaran araştırmalar yayınladı. Tarım ile turizmin iç içe geçmesinin kırsal alanlar için yeni olanaklar yarattığına ve yöresel ürünlerin tanıtılıp desteklenmesine ciddi katkı sağlayacağına dikkat çekiyor.

“Fast Food” yerine “Slow Food”…

Slow Food International, İtalya merkezli 1980’lerde bölgesel gelenekleri, iyi yemekleri ve yavaş bir yaşam temposunu savunmak amacıyla bir grup aktivist tarafından kurulmuş bir organizasyon. Ana hedefleri yemek zevkini toplum ve çevre desteği ile ilişkilendirmek ve Küçük ölçekli üreticilerin turist çekmesine ve ürünlerini tanıtmasına yardımcı olmak için farklı etkinlikler düzenlemek.

ERBD ve AB desteğiyle bu tür organizasyonlara destek sağlanmaya başlanmış. Örneğin bu yaklaşımdan yola çıkılarak kurulan Batı Balkan Girişim Geliştirme ve Yenilik Tesisi’ne (WB EDIF) yardım sağlanmış. Böylece verilen medya (internet) desteği ile küçük girişimciler ve ürünleri turistlerle buluşmaya başlamış…

Şehirlere doldurulmuş Genç İşsizler

Bizim en önemli sorunlarımızdan biri de yüksek genç işsiz oranımız. Gençlerimizin yaklaşık dörtte biri işsiz. Ne eğitimde ne de işte bulunuyorlar. Çoğu da şehirlerde…

Köyler terk edilmiş. İlkokullar kapatılmış taşımalı eğitim adı altında köyde kalan az sayıda çocuğu da şehirlere taşıyoruz. Öğretmen yok. Sosyal yaşam oldukça kısıtlı hale gelmiş. Maalesef köylerde belli yaşın üzerinde insanlarımız geleneksel yöntemlerle geleneksel ürün yetiştirmeye çalışıyor. Birçok yöresel ürün tarihe karışmış durumda…

Tamam teknoloji her şeyi değiştiriyor ama şehirde beton bloklarda yaşamayı bize dikte etmiyor. Şehirleşme aynı zamanda, kamunun hizmet maliyetini düşürmek için kullandığı bir politika. İnsanlara bulundukları yerde hizmet verme yerine, bir yere örneğin bir şehre toplayarak hizmet vermek kamu harcamalarının kontrolünde önemli avantaj sağlıyor.

Bir de şehirleşmeyle gelen rant konusu var ki ona en azından bu yazıda girmeyelim…

Şehirde birçok insanımız mutsuz ama köye dönmek de istemiyor.  Nedeni açık: İş, sağlık, eğitim, altyapı gibi hizmetlere köylerde ulaşamıyor. Oysa tarımın modernleşmesi ve tarım-turizm ilişkisinin kamu tarafından desteklenmesi, temel kamusal hizmetlerin kırsal alanlara ulaştırılması ülkemiz açısından birçok fırsat yaratabilir.

Köyde temel hizmetlere kolayca ulaşan insanların tarım turizmi ile sosyal yaşamlarının renklenmesi öncelikle genç insanımız açısından önemli bir açılım olabilir.

“Fast Food” yerine “Slow Food” diyerek başlayalım.

Hayal kurma diyebilirsiniz ama unutmayın her şey hayal kurma ile başlar…

https://www.ebrd.com/news/2021/the-agritourism-boom.html